HADRIANUS’UN PANTHEON’U

Bir yapı düşünün ki insan gözü, tek seferde mekanın tamamını göremiyor. Hatta fotoğraf çekerken
geniş açılı lensler kullansanız bile, tek seferde mekanın tamamını alamadığınız gibi, bir de inanılmaz boyutta biçimsel bozulmalar oluyor ve Pantheon’a hoş geldiniz.

Bir önceki yazımda Pantheon’u tarihsel açıdan ve biraz da mimarisine girerek incelemiştim. Bu yazımda ise Vitruvius’un Mimarlık Üzerine 10 Kitap isimli kitabından yola çıkarak yapıyı estetik, sağlamlık ve işlevsellik üzerine analiz edeceğim.

Pantheon – Roma

Pantheon, günümüz Roma’sının en iyi korunmuş antik yapılardan biri olduğu için İtalya’nın en ünlü turistik yerlerinden de biridir. Bildiğiniz üzere Pantheon’un tasarımı da klasik mimariye dayanmaktadır. Basit ama zarif bir tarza sahip klasik mimarisi, metal süslemeler veya oymalar biçiminde net çizgiler ve ince vurgular içerir. Pantheon, inşaatçıların becerilerini göstermek için genellikle görkemli sütunlar ve büyük kemerler ve kubbelerle büyük bir ölçekte inşa edilmiştir.

Boyutları

Pantheon’un tepesinde, orijinal tapınağın tasarımı, kubbenin tepesinde 8,3 m genişliğinde dairesel bir açıklık olan oculus adlı bir ışık kaynağı içermektedir. Latincede oculus kelimesinin anlamının “göz” olduğunu tekrar hatırlatmak isterim ve bu yapı içindeki tek ışık kaynağıdır. Oculus, birçok nedenden dolayı önemli bir mimari tasarımdır; Giriş kapısının kuzeye doğru yönlendirilmesi göz önüne alındığında, sağladığı ışık tüm yıl boyunca kapıdan doğrudan güneş ışığı giremeyeceği için önemlidir. Oculus’un Pantheon’da sembolize edilmesi başka bir nedenden dolayı önemlidir: “İnsanın Tanrı’ya olan dualarının engellenmeden cennete yükselmesine izin veren yer ve gökyüzünün birleşimini” sembolize eder.

43,3 metre çapında devasa bir yarım küre kubbe olarak tasarlanmış dairesel bir yapının önünde üç sıra granit sütun bulunan dikdörtgen bir revak bulunmaktadır. Bir portikonun tanımı gereği, sütunlarla desteklenen veya duvarlarla çevrili bir binanın girişi olduğuna dikkat edin. Kubbe, yarıçapı 21,65 metre olan aynı çapta ve yükseklikte silindirik bir yapı üzerine inşa edilmiştir. Pantheon’dayken yapılacak ilginç bir gözlem, Rotunda’nın iç geometrisinin mükemmel bir küre oluşturmasıdır. Rotunda’nın kubbesinin tepesine olan yüksekliği çapına eşittir.

Pantheon kubbesi&Oculus

Mimar Hadrian

İmparator Hadrian’ın Yunan kültürüne olan hayranlığını hatırlıyorsunuzdur. Pantheon’u da Yunan tapınaklarına benzetmek ve klasik mimari bir tasarım oluşturmak için inşa etmiştir. Vitruvius’a göre tapınakların tasarımı simetriye dayanmalıdır, Hadrian da simetri mantığını çok iyi kavramış olsa gerek ki Pantheon’u döneminin sahip olması gereken oranlarında olacak şekilde ve yapıyı standart bir ölçüyle birbirine uygun şekilde inşa etmiştir. Dönemine göre benzersiz olan bu eser, Roma’nın henüz göremediği kadar ayrıntılıydı. Planları üç ana bileşene sahip bir yapı gerekiriyordu: portiko, dairesel kubbeli bir kubbe veya tonoz, kubbe ve ikisi arasındaki bağlantı. Ayrıca Pantheon’un girişi dikdörtgen biçimli ve alınlıklı bir pronaos’tan oluşur. Pronaos’a bağlı 43,3 m çaplı kubbesiyle yuvarlak yapı çok önemli bir türü oluşturur.

Pantheon’un ne kadar muazzam olduğunu gösteren meşhur Pannini tablosu

Pannini’nin resminde harika mermer kaplamaları; mermer zemini; kasetli kubbeyi görebiliyoruz. Burada her birinde 28 adet kaset bulunan beş sıra var. Toplam 140 kaset ediyor yani. Bunlar antik çağda büyük olasılıkla altın yaldızlıydı.
Yukarıda da oculus’u görüyorsunuz. Güneş saati olarak kullanılan Oculus sayesinde içeri süzülen ışık; yaldızların, mermer kaplamaların üzerinde parlıyordu. Tapınağın hem açık hem de gizemli bir şekilde kapalı olduğunu hissettirmektedir Oculus. Bu arada mermer kaplamalar da çok iyi durumda korunmuştur. Bunlar en iyi korunan Roma mermerleridir. Hepsi değil ama büyük bir kısmı antik çağdan. Bu da bize, antik çağda bu mermer yapılardan bazılarının nasıl göründükleri konusunda çok iyi bir fikir vermekte.

Kullanılan Malzemeler

Pantheon’un bu kadar uzun süre ayakta durabilmesi kullanılan beton harcının çok nitelikli oluşuna ve bu betonun içindeki dolgu malzemesinin iyi seçilmesine bağlanmaktadır. Yine de malzeme bileşimi zamanla değişmiştir. Bunda etkili olan faktörler; yapının yağmalanmış olması ve Bernini’nin Baldachino’su için yeniden tasarlanmış olmasıdır. Bu sayede tapınak bronz çatı kiremitlerinden arındırılmıştır. Yapının tasarımındaki kubbenin büyük bir namluya benzediğini söyleyebilirim. Bu kubbede kullanılan kırmızı tuğlalar, kubbeyi destekleyen rotundanın dış yuvarlak duvarlarını örtmektedir. Bazen duvar boyunca küçük erişim delikleri görülebilir ki bence bu delikler büyük olasılıkla inşaat sırasında iç boşlukları çerçevelemek için kullanılmıştır. Ana giriş ise etkileyici ve geleneksel bir girişe sahiptir : Restore edilen çift bronz kapılar 6,4 metre yüksekliğindedir. Bu kapılar, aynı zamanda üçgen biçimli bir çatıyı destekleyen Mısır’dan getirilmiş on altı granit Korint sütunu tarafından tutulan dikdörtgen bir portikonun sonundadır. Sundurma çatı yapısındaki kirişler ise ahşaptır.  Dolgu malzemesi olarak temelde ve duvarların alt bölümlerinde bazalt, daha yukarıda tuğla, daha sonra tüf, en tepede kubbenin ortasına doğru da sünger taşı kullanılmış, yani aşağıdan yukarıya doğru malzeme gittikçe hafifletilmiştir. Yapının gövdesi, beton duvarlarının içine yerleştirilmiş tuğla kemerlerle güçlendirilmiştir. Duvarların kalınlığı 6 metreyi geçmektedir. Kapılardan girdiğiniz anda ise bir sürprizle karşılaşırsınız. Yapının dışından içeri girdiğinizde karşılaştığınız bu süpriz Hadrianus mimarlığının özüdür işte. Geleneksel portiko silindirik gövdeyi ve onun desteklediği yarım kubbeyi kapatmaktadır çünkü.

Vitruvius,  IV. kitabında cella ve pronaos’u anlatmıştır: “… [cellanın] duvarları… boyut taşı veya mermerden olacaksa, malzeme çok sağlam olmalıdır. orta ve tek tip boyut; taşların derzleri kıracak şekilde döşenmesi tüm işi daha da güçlendirecektir… ”

Kullanılan Malzemeler

İnşa Teknikleri

Pantheon; boşaltma kemeri, tonoz çıkıntısı, hafif beton ve basamak halkaları gibi gelişmiş yapı elemanlarının kullanımıyla yapılan asırlık deneylerin sonucu olan bir inşaat ustalığı harikasıdır. Bununla birlikte, Pantheon için özellikle benzersiz olan şey; bu unsurların, şimdiye kadar inşa edilmiş en büyük betonarme kubbenin neredeyse iki bin yıldır ayakta kalmasına izin veren bir yapısal sisteme dahil edilmesidir.

”20. yüzyıla kadar Pantheon dünyanın en büyük beton yapısıydı ve dünyanın en büyük güçlendirilmiş beton kubbesi olmaya da devam ediyor.”

Mühendis ve mimar Filippo Brunelleschi’nin analizine göre, girişin sağındaki Pantheon’un kubbesinden alınan malzeme örneği, yapının beton kompozisyonunun homojen olmadığını göstermektedir.Kubbeye uygulanan yapım tekniği daha yüksek, daha ince ve daha hafif betonun uygulandığını gösteriyordu yani en yüksek kısım agrega dediğimiz volkanik pomza içermekte.

Yapı Temeli

Pantheon bugün Hadrian’ın mühendisleri tarafından hazırlanan temelin üzerinde yer almaktadır. Rotunda’nın temeli 8 metre çapında ve 4,5 metre derinliğinde dairesel bir çukurda ve portiko ile bağlantılı dikdörtgen hendekler üzerine oturmaktadır.

Dıştan ve içten gösterimi

Beton Kubbe

Portikodan yapının içine girip de silindirik mekanı, yarım daire kubbeyi, süzülen ışığı gördüğümüzde Roma mimarlığında daha önce hiç benzeri olmayan, tümüyle yeni bir iç dünyaya giriş yapıyoruz. Bunun inşaat dünyasında devrim niteliğinde bir etkisi vardır. Taştan betona geçiş ilk kez burada yapılmıştır…

Pantheon’un ünlü beton kubbesinin inşası, aşağıdan yukarıya doğru inceltilerek yapılmıştır. Bu derecelendirme işlemi için Romalılar, en alt kısımda agregayı, çoğunlukla traverten ve tüfü, üstte ise volkanik süngertaşı gibi daha hafif malzemeleri kullanmışlardır.

Pantheon’un kubbesinin nasıl bu kadar muhteşem olduğunu merak ediyorsanız eğer; bunda yetenekli mimarların ve Romalıların beton inşaat konusunda artan deneyiminin payı büyüktür ama konu bir o kadar da beton karışımının iyileştirilmesiyle ilintilidir. Kullanılan malzemeler başlığında da biraz değinmiştim malzemelerin gitgide değiştiğine. Hadrianus zamanında mimarlar tekrar bazı yeni düzenlemeler yapmışlardır. Aslında bu dönemde yapılan iki
şey vardır: Biri, duvar kalınlığının azaltılmış olmasıdır. Duvar kalınlığı aşağıdan yukarı doğru azaltılmıştır. Diğeri ise; Caligula zamanında olduğu gibi beton karışımda değişiklik yapılmış olmasıdır. Ama bu, değişiklikten biraz daha fazlasıdır. Burada kubbenin alt kısmında kullanılacak betonda ağır bazalt karışımı kullanılmış; üst kısımlara çıktıkça betonda bazaltın yerini çok çok daha hafif bir malzeme olan gözenekli süngertaşı almıştır. Başarılarının sırrı da işte budur.

Malzemelerin dağılımını gösteren kesit

Kemerler

Pantheon kemerleri, dönemin beton inşaat teknikleri hakkında çok önemli bir bilgiler vermektedir; zira bu kemerler betonun çökmesini önlemek için kullanıyordu. Beton ıslakken dökülüp bu kemerler sayesinde kuruyuncaya kadar çökmesini engelleniyordu. Beton kuruduktan sonra bu kemerlere gerek kalmıyordu. Çünkü beton kuruduktan sonra duvarlar kendilerini ve üstlerine gelecek kubbeyi taşıyacak kadar sağlam hale geliyordu. Böylece kemerlerin işlevi
sonlanmış oluyordu ama tabii orada kalıyorlardı. Ve sonuçta yapıya belli bir estetik değer katıyordu. Yapı çok iyi korunmuş durumda, arkası da öyle. Bu inşaat tekniğinin izini kemerlere bakıp görebiliriz.

Sütunlar

Pantheon’un portikosuna girin ve 16 adet yüksek gri granit sütun arasından geçeceksiniz. 11,8 metre uzunluğunda ve 1,5 metre çapında 60 ton ağırlığında olan bu sütunlar Mısır’dan getirilmiştir. Ayrıca içeride de çeşitli boyutlarda ve tasarımlarda kırmızı, gri ve krem ​​renklerde bir dizi sütun göreceksiniz.

Sütunlar bir çatıyı veya kirişi destekleyebilirler veya tamamen dekoratif amaçlı kullanılabilirler. Pantheon’da ise çoğu sütun, çatıda kullanılan malzemelerin oluşturduğu yükü zemine iletmek için kullanılmıştır. Güçlü bir yapı taşı olan Pantheon’un sütunlarının içindeki granitin basınç dayanımı 19000 psi’dır.

Pantheon’da kullanılmış korent düzenindeki sütunlar

Pantheon’da kullanılan sütunların düzeninin korent olduğundan bahsetmiştim. Portikonun korent başlıklarını gördüğümüz bu fotoğraflardan, portikonun derinliğini de algılayabiliriz. Bu sütunlar Mısır’dan gelmelerinin yanı sıra başlık kısımlarında dekoratif Yunan mermeri kullanılmıştır. Ayrıca şunu da eklemeliyim ki Hadrianus sadece mermerleri getirtmekle kalmamış mermer ustalarını da getirmiştir. Yalnız Vitruvius’un görüşüne göre mermer kullanımından mümkün olduğunca kaçınılmalıdır çünkü ekonomik değildir fakat böylesine eşsiz bir yapı için mermer kullanımından sakınmak da ayıp olurdu diye düşünüyorum… Tek tanrı veya bu tapınağın adandığı çok sayıda tanrı olsun; içindeki ruhani dokunuşu, yeryüzündeki ilahi varlığı hissettirebilen en güzel yerdir Pantheon.

KAYNAKÇA

http://www.rome.info/pantheon/
http://curiosity.discovery.com/question/who-built-the-pantheon
http://www.sacred-destinations.com/italy/rome-pantheon
http://www.aleckassociates.co.uk/structural-engineering/history-of-structural-engineering-the-pantheon/
http://architecturaltechnologies.blogspot.it/2009/01/classical-architecture.html
http://www.engineeringtoolbox.com/compression-tension-strength-d_1352.html
http://www.romanconcrete.com/docs/chapt01/chapt01.htm
http://www.monolithic.com/stories/the-pantheon-rome-126-ad
http://www.walksofitaly.com/blog/rome/pantheon-facts
http://harvey.ro/THE_DOME_OF_THE_PANTHEON.html

GÖRSELLER

http://dcsymbols.com/lodgefloor/lodgefloor2.htm

https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0141029617309501

http://www.youtube.com/watch?v=7SayvYpQxBY&feature=youtu.be

https://www.archdaily.com/802201/ad-classics-roman-pantheon-emperor-hadrian/585d49b9e58ece507900003c-ad-classics-roman-pantheon-emperor-hadrian-image

Diğer görseller blog yazarı tarafından hazırlanmıştır.

Yorum bırakın