BİR SIR KUBBESİ: PANTHEON

Başlamadan önce ufak bir tura çıkalım.

Roma İmparatorluğu’nun 14. imparatoru olan Hadrianus çok sıradışı bir adamdı. Amatör bir mimardı. ”Tanrılara adanmış bir tapınak” yaratmak isteyen Hadrianus, Pantheon için bir mimar ekibiyle çalışmıştı. Roma’nın en iyi korunmuş antik anıtlarından biridir Pantheon(MS 118-125). Bununla birlikte Yunan kültürüne hayrandı Hadrianus. Hatta sakal bırakan ilk Roma imparatorudur. Şunu da belirtmeliyim ki sakal Yunanlara özgüydü. Ayrıca toplum içinde toga giyse de, özel yaşamında bir Yunan giysisi olan himation kullandığını da eklemeliyim.

Yunan kültürüne olan sevgisinden dolayı kendisine ”Küçük Yunan” (Graeculus) anlamında bir takma ad bile takılmıştı.

Pantheon’un, Marcus Agrippa’nın siparişi üzerine MÖ 27’de inşa edilmiş olan yıkık dökük, miadını doldurmuş yapının yerini almasını amaçlamışlardı. Yeni Pantheon’un tasarımı iki ana kısımdan oluşmaktaydı. İlk olarak yükseltilmiş bir portikosu, sütunları(mermer başlıklı gri granitten oluşan ve Mısır’dan getirilmiş) ve üçgen bir alınlığı bulunan geleneksel bir tapınak girişine sahipti. Giriş alınlığındaki yazıtın etkileyiciliği ise görmezden gelinemez. M. AGRIPPA yani, Marcus Agrippa -bu ünlü Marcus Agrippa- Augustus’un çocukluk arkadaşı, sırdaşı, damadı, sağ kolu ve bir ara varisi olan Marcus Agrippa. L.F. yani, Lucius Filius, Lucius’un oğlu; COS, konsül; TERTIUM, üçüncü kez; FECIT, bunu yaptı. Yani Pantheon’u, Lucius’un oğlu, üçüncü kez konsül seçilen Marcus Agrippa yaptı diyor.

Bu ifade günümüze ulaşan Pantheon için geçerli olmasa da yapının olduğu yerde daha önce inşa edilen pantheon yapısı için söyleyebilirim. Çünkü günümüzde Panteon olarak gördüğümüz yapı aslında o isim tarafından yaptırılan orijinal yapı değildir. Aynı yerde Pantheon ‘un ilk cisimleşmesi, Roma İmparatoru Augustus’un damadı olan Agrippa tarafından yaklaşık MS 25’te inşa edilen versiyonuyla olmuştur. İlk yapı, travertenden (kireç taşı kaya) yapılmış geleneksel dikdörtgen bir Roma tapınağıydı.

İç kısmı ise sıradan bir Yunan veya Roma tapınağının aksine şaşırtıcı bir görüntüye sahipti. Rotunda’nın varlığıyla karşı karşıya kalmaktayız çünkü. Pantheon’un dış tarafında yalnızca sekiz sütun genişliğinde ve üç sütun derinliğinde bir portiko bulunduğundan dıştan baktığımız zaman içerideki Geniş bir kubbeyle örtülü, yenilikçi nitelikte dairesel salonun ne kadar devasa olduğunu tahmin edemeyişimiz normal. Duvarların inşası sırasında işçiler üzerinde durabilecekleri bir iskele kullanmışlardı. Daha sonrasında ise beton kubbe, duvarların üzerine yerleştirdikleri bir çatı iskelesinin üzerinden dökülerek oluşturulmuştu.

Tüm yapıya silindir şekli verilmiş; çapı 43 metre olan kubbenin ağırlığını çember şeklinde dizili devasa payandalar ve geniş gömme kemerler taşımakta. Bu gömme kemerler, aynı zamanda, ağırlığı pencerelerin etrafından tekrar temele ve payandalara doğru dağıtır. Hadrianus temel için çok ağır bir taş olan bazalt taşı kullanmıştı. Üst tarafta ise süngertaşı adı verilen hafif, volkanik taşlar kullanılmıştı.

Bu harikulade yapının İtalyanca’ya kazandırdığı bir deyim vardır: ”Dimmi il Pantheon non la rotonda.” Yani bir şeyi doğrudan söylemeyip dolaylı anlatanlara ”Bana kubbe deme, Pantheon de.” ifadesi kullanılır:)

Beton karışımında oluşan hava kabarcıkları kusur yaratırmış ve bunun önüne geçmek için su vermek gerekirmiş ki bu da ayrı bir kusura neden olmakta… Bu nedenle çok iyi bir sıkıştırma tekniği ile kabarcıkların önüne geçilmiştir. Roma betonunun ne kadar şahane olduğuna en güzel örnektir Pantheon. Ayrıca Ayasofya’ya kadar dünyanın en büyük kubbeli yapısı olduğunu belirtmekte de fayda var.

Tavan süslemelerindeki gömme paneller ise şık bir tasarıma sahip. Bunlar beş adet yatay çember olarak görülen, ikizkenar yamuk şeklindeki girintilerdir. Bu girintiler sayesinde kubbe ağırlığı azalmakta. Bir yarımküre şeklindeki kubbenin ortasında 8,2 metre çapında bir oculus, yani göklerle bağlantıyı sembolize eden bir tavan açıklığı bulunur. Gün içinde güneş ışığı bu tavan açıklığından içeri girerek mükemmel bir ışık gösterisi sergiler. Bu açıklık, geceleri ise yıldızları görebildiğiniz büyüleyici bir manzara sunar. Ayrıca yağışlı bir gün yakalarsanız hemen gidip yağmurun süzülüşünü izlemenizi tavsiye ederim. Oculus, sıkıştırma kuvvetinin en fazla olduğu yere yerleştirilmiştir. Mimarlar, 11 cm kalınlığında bir tuğla çemberinden yapılmış bir basınç çemberi kullanmışlardı. Kubbenin çapı oculustan aşağıdaki orta döşemeye olan mesafeyle kusursuz bir biçimde eşittir.

Dış mekan son derece sade iken iç mekan renkli mermerlerle kaplıdır. Yapının bu kadar iyi durumda olma nedeni ise 609’da Papa Boniface tarafından Santa Marida Rotunda Kilisesi olarak takdis etmesidir.

Pantheon’u 7/24 canlı izleyebileceğiniz bir link: https://www.skylinewebcams.com/en/webcam/italia/lazio/roma/pantheon.html

KAYNAKÇA

https://erenow.net/ancient/the-pantheon-from-antiquity-to-the-present/3.php

Rome day 5 (continuation 2)

https://en.wikipedia.org/wiki/Pantheon,_Rome

http://www.khanacademy.org.tr/

GÖRSELLER

https://en.wikipedia.org/wiki/Pantheon,Rome#/media/File:20190406-DSC5193_Panteon.jpg

DİĞER GÖRSELLER BLOG YAZARI TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR.

Yorum bırakın